10 Ocak 2014 Cuma


Geç Kalma Hastalığı


Geç kalmak çok ciddi bir hastalık bence... İnsan ne yaparsa yapsın yakasını bırakmayan bir hastalık... Üstelik hassas da bir insanım, öyle zannedilen gibi "beklesin, işi ne?!" diyecek bir yapım da yok... Hatta için içimi yiyor, aman en çabuk nasıl ulaşırım planları yapıyorum. Otobüs / minibüsteyken sürekli saate bakıp endişeleniyorum (sanki ben saate bakınca daha hızlı gidebilecekmişiz gibi). Tezimin seminerine bile geç kalmış durumda buldum kendimi, yani öyle seçici geç kalıcı da değilim (taksiyle Erenköy’den Maslak’a gitmek zorunda kaldım o gün)!

Buluşma saatine 2 saat kala hazırlanmaya başlıyorum. Kahvaltı yapıyorum, giysi seçiyorum, birsürü iş yapıyorum; saate baktığımda da şaşırıyorum "yahu o kadar işi yarım saatte mi yapmışım, helal bana" diyorum. Sonra ne mi oluyor? Bir şekilde yine geç kalıyorum! İnsan o kadar işi yarım saate sığdırabilirken bir giyinme + makyaj yapma seansı yarım saat mi sürer ?? Yüzünü badana gibi boyayan bi kişi de diilim ki (allık, kalem, rimel, parlatıcı sedece)! Saate bakmadığım süre içinde tonla zaman geçmiş oluyor! Çözüm olarak klasik "saatini 10 dakika ileri almak" eylemi benim için çoktan geçerliliğini yitirmiş durumda... Kaç dakika ileri olduğunu bildiğim için kendime o kadar gecikme payı verir hale geliyorum çünkü... Son çare olarak çevremdekilere veriyorum saati "Şunu kafana göre ileri al, ama 15 dakikadan fazla olmasın" diye... Bu sefer de etrafımdakiler saati bana sorduklarında "Benimki ileri, tam bilmiyorum" dediğimde karşılaştığım garip bakışlara bi yanayım, yoksa bu sorudan sonra "Saat şudur budur" diyenlere "Haaaağyıııııırrrr, söylemeeeeeğğğ, saati söylemeeğğğğ" diyerek müdahale etmem veyahut "Lalalallaaaaa" diyerek kulaklarımı tıkamam sonucu "Yok yok, kesin deli bu" bakışlarına mı yanayım karar veremedim.